Thursday, June 07, 2007


Geldik mi?


İki aydan fazla olmuş hiç bir şey yazmamışım diye başlamayı planlarken bu cümle için mişli geçmiş zamanın pek de uygun olmadığına karar verdim. 2 aydan fazla oldu hiçbir şey yazmadım. Neden? Sebepler çok; kafa karışklıkları, yoğun çalışmalar, yoğun çalışmalar, yoğun çalışmalar olabilir mesela. Herkesi de ikna etmeye yeterli olurdu sanırım. Ya da yazmadıkça daha bir uzaklaşıyor sizden klaye, sanki orda zamanında birileri bir şey yazmış da o sen değilmişsin, hareketsiz kaldıkçe iyice güçleşiyor kıpırdamak. Belki de yeterince yazmazsam kadim okurlarım (ki kendi sayıları bir elin parmaklarını geçme konusunda yarışır) benden umudu keser de yüz yüze anlatma fırsatını bulduğum şeyleri bir de benden okumak zorunda kalmaz diye düşünmüş olabilirim. Aslında burayı kapatıp yeni bir mekanda devam etmeyi de düşünmedim değil. Düşencesi bile saçmaydı zaten.

İki ay boyunca zaman zaman istifa ettim, zaman zaman işime geri döndüm. Sonuçta işimdeyim, patronlarım çok iyi her istifa edişimde geri aldılar beni işe... Uzun bir yolculuğa çıktım, ben ve çevremdekiler tarafından turne diye adlandırılan, ancak çevremde olmayan azımsanmayacak çoğunluğun sadece şarkıcıların yaptığını düşündüğü, ya da "2 aylık kısa bir turne, paraları topluyoruz, geliyoruz gözleri çizdiriyoruz" dedirten oluşum. Kozan'dayım şimdilik: Aslında Adana'ya bağlı olup da kendini Osmaniye'ye bağlı hisseden, anadolunun silah tükkanı adedi cep telefonu tükkanı adedi ile yarışmayı başarabilen, aynı şekilde akranı ilçeleri kıskandıracak kadar yeme-içme mekanına sahip olup da hiç biri bi halta benzemeyen ender ilçelerinden biri. TGM güzel ifade etti bu duyguyu: daha önce bu yoldan yürümemiş olsaydık tam anlamıyla kabus dedirtecek yer aslında Kozan.

Yiğidi öldür hakkını yeme (ya ben bu lafı çok seviyorum, yiğit olduğumu düşündüğüm için mi? hakkımın yendiğini düşündüğüm için mi? yoksa çoktan öldüğüm için mi bilmiyorum). İyi yanları da var bu memleketin, bi kere adana havaalanına 75 km. Ne demek bu? Haftasonları evime dönmek için saatlerce direksiyon sallamak zorunda kalmamak demek, miyop gözlerimle gece karanlığında sollama yaptığım esnada karşıdan gelen arabanın mesafesini kestirmeye çalışmamak demek. Sonra çalıştığım mekan çok ferah, sonra başımda bin tane şey buyuran "şef" derdi yok, sonra sonraaaa....


Sonra yalnızlık var....


Evreka


Buldum galiba neden yazmaya başladığımı....




7 comments:

Mr.TGM said...

süper bir geri dönüş dodo bey..

Dilcun D. said...

bir tesadüf eseri onun bunun blogunu gezerken, bir baktım "dodo" yazıyor! üstüme alındım, tıkladım, ama çıkan sayfa benim blog sayfam değildi :( ama olsun, bir adaşı keşfettim, artık yazılarınızın takibindeyim :)

$afak said...

Oha patronların süpermiş :) Gerçekten istifa ettin mi dodo bey? :)

dodo said...

Mr. TGM,

Boynuz kulağı geçer, yazılarınızın hastasıyım

Dodo,

Adaşımla karşılaşmış olmaktan çok mutluyum, ben de senin blogunu takibe alıyorum :)

Şafak,

Abi hayırlı olsun yeni blog. Patron benim abicim...
Kendim istifa edip kendimi işe alıyorum....

Horatio said...

Welcome back Mr.Dodo!

daphnevega said...

Her şey çok güzel olucak. Bunun daha Nazilli'si var, Çandarlı'sı var, Alaçatı'sı var :))

O ayçiçeklerinden getir, sen dönene kadar kurur, çekirdeğimiz olur!:)

melontheroad said...

cep telefonu tükkanı ve ayçiçek tarlalarının hakim olduğu piyasada...diye başlayan raporlar yazarsın artık.
ama bence sen onu değil,bloga post yaz emi,özlemişiz dodo kardeş...