Thursday, October 19, 2006

Hoşçakal Bursa
Bir aydan daha fazla, 5 haftadan daha kısa bir süredir Bursa'dayım. Geçen sene de gelmiştim aslında, geçen sene de çok sevmiştim ve çok keyif almıştım bu şehirden ama bu sene bi başka güzel geçti. Gerçekten yaşanılacak şehir Bursa, (ilgilenenlere duyurulur iş tekliflerine açığım) bir kere trafik sorunu büyük ölçüde çözülmüş. İzmir (Mudanya) yolu üzerinde uzuuunn senelerdir devam eden yol çalışmaları bitmiş çok olmasa da eskisine nazaran akıcı bir trafik sağlanmış.
Bir kere şehir zaten yemyeşil, her tarafı "Doğal Anıttır Kesilemez" yazılı her biri en an yüz yıllık Çınar ağaçları ile dolu. Uludağ faktörü zaten şehri oldukça heycanlı bir hale sokuyor. Başı dumanlı kocaman bir dağın eteklerine kurulmuş yemyeşil bir şehir düşünün. Şehir burum buram tarih kokuyor bir yandan. Medrese, türbe ve camiler şehri aynı zamanda Bursa. Yolunuz düşerse uğramandan geçmemenizi tavsiye ettiklerim var: (Eğer yürümeyi seviyorsanız hepsini bir gün içerisinde yürüyerek bile görmeniz mümkün) Çekirgede Muradiye Cami ve Türbesi, Tophane'de Orhangazi ve Osmangazi Türbeleri, aynı zamanda Tophanede, Türkiyede gördüğüm en güzel şehir manzaralarından birine şahit olucaksınız. Tophane'de 2. Abdülhamit tarafından yaptırılmış olan Saat Kulesi de oldukça ilgi çekici. Daha sonra Heykele çıktığınızda adı gibi ulu ULU camii. Zaten Heykel semti şehrin merkezi konumunda. Yürümekten yorulduysanız ve biraz da acıktıysanız Kebapçı İskender'in en eski ve en otantik şubesi de cadde üzerinde. Buna rağmen Bursa'da yediğim en güzel iskenderi sanılanın aksine "Kebaçı İskender"ler zincirinde değil de Tophane'de bulunan "Bursa Kebapçısı"nda yediğimi söylemeden geçemeyeceğim. Tek kelime ile mükemmel bir lezzet. Bursa manzaralı eski bir konakta hizmet veriyor, zaten o manzara ve ortam mutlu etmeye yetiyor insanı. Tatlıyı da yine heykeldeli ULUS şekerlemecisinden alabilirsiniz, özellikle kayısı tatlısını (adından aldanmayın tamamen hamur tatlısı) ve kestane şekerini tavsiye ederim. Neyse çok dağılmdan devam edelim. Daha sonra Setbaşı'nın bitimine doğru meşhur Yeşil Cami ve Yeşil Türbe. Bu cami gerçekten enteresan öyle her camiiye benzemiyor, anlatmam zor (anlatırım da sonra çok ansiklopedik bilgi vermiş oluyoruz eleştirilere konu olmayalım :) ) Turumuz Yıldırım manzaralı Emirsultan türbesi ve camiini ziyaret ederek tamamlıyoruz. Bu anlattığım yerlerin çoğunluğu Osmanlının kuruluş aşamasında 1350-1450 yılları arasında yapılmış. Yani dini inaç seviyeniz ne boyutta olursa olsun sadece turistik amaçla gezilse bile oldukça tatmin edici.
Bursa'da yapılabilecekler sadece tarihi mekanları gezmekle sınırlı değil tabiki.. Her şey bi yana çıkın şehirde dolaşın o bile yeterli. Ama bizi bir yürüyüşle kandıramazsın derseniz, şehrin ortasındaki Kültür Park dinlenmek ve belki biraz da yürüyüş yapmak için birebir. Büyük bir kısmı yeşil park alanından oluşan yerleşkede 3 tane de çay bahçesi var. Çay bahçesi dediğime bakmayın bildiğiniz cafe işte. Ama fotoğraflarını çekmediğime pişman olduğum bir yer var ki böylesi bir botanik parkını Türkiye'de görmedim. İstanbul yoluna bağlanan çevre yolunda bulunan Botanik Parkı'nın bir benzerini Singapur'da görmüştüm.Mevsim itibariyle biraz soğuk olduğu için tam olarak yorumlayamadık parkın popülaritesini ve genel kullanım şeklini ama, eminin yaz aylarının Mudanya ve Uludağ ile beraber en gözde mekanlarından biri oluyordur. Uludağ'a zaten geliyorum kışları, birçoğunuz da biliyorsunuzdur anlatmaya gerek yok. Mudanya da şehrin yazlık mekanı vazifesini üstleniyor. Mudanya'ya da geçen sene gitmiştim, deniz kenarında balık yemek isterseniz öncelikli adreslerinizden biri olmalı
Bursa'nın en iyi (ya da en kötü) yanlarından biri İstanbul'a olan yakınlığı. Bursa-İstanbul arasını Topçular-Eskihisar iskelelerini kullandığınız takdirde toplam 120 km tekerlek döndürerek ve en fazla 2,5 saat içerisinde alabiliyorsunuz. Bu özelliğin şehrin kültürel ve eğlence hayatını sekteye uğrattığını düşündüğüm için bir açıdan da kötü olduğu kanısındayım. Belki muhafazakar yapısından belki eğlenmek için İstanbul'un tercih edilmesinden şehrin en gelişmeye açık yanı eğlence hayatı. Buna rağmen oldukça güzel yerler var. Mesela Kükürtlü Pembe Çarşı'nın girişinde bulunan "Cafe Siesta" İstanbul'daki ve Ankara'daki muadillerini hiç de aratmıyor. Bu civarda sayıları çok olmasa da bu tarz kaliteli kafelere rastlamak mümkün. Kükürtlü semtinde bir de barlar sokağı var, Ramazan ayına denk geldiği için gitmedik ama ben geçen sene bi uğramıştım (yerseniz) öyle çok canlı bir eğlence hayatından bahsedilemez gibi geldi bana. Ama siz yine de şu adresi bir deneyin www.lifeinbursa.com
Bursa alışveriş merkezleri ile de tam bir avrupa şehri. Zafer plaza bunlardan bir tanesi mesela, çok değişik bir tasarımı var, birbirine sadece alttan bağlı 3 farklı piramit. Yukardan baktığınızda 3 tane içine girince tek bir alışveriş merkezi oluyor. Carefour (bu nasıl yazılıyor ya ), Reel ve Asmerkez diğer alışveriş merkezleri
Evet bakıyorum da yapıp da anlatmadığım çok fazla birşey kalmamış :) Kesinlikle zaman ayrlıması gereken şehir Bursa

Tuesday, October 10, 2006

Köfte Bursa'da yenir

Aslında et ürünlerine hayran olduğum söylenemez, hatta Gaziantep'te 2,5 ay kalana kadar kebapla çok da aram yoktu diyebilirim kolaylıkla, ama eskiden beri köfteyi özellikle inegöl köftesini çok severim. Ankara'da çoğunlukla Cambo'da gideriyorum bu ihtiyacımı, ama inegöl köftenin evine yani Bursa'ya gelince resmen bayram etti midem. Bu şehirde yediğim en güzel iki köfteyi "Çiçek Izgara" ve "Köfteci Kemal"de yedim. Çiçek ızgara zaten oldukça ünlü, Hürriyet'in yaptığı en iyi 10'lar da en iyi köfteci seçilmiş, şanına layık bir lezzet sunuyor misafirlerine. Özellikle sütlü kadayıfı tek kelimeyle şahane. Buna rağmen mekanın şirinliği ve köfte dışındaki diğer etkenleri de hesaba katınca Köfteci Kemal tek geçilecek duruma geliyor. Nedir bu yan faktörler: Harika bir piyaz; domatesleri ve biberleri olabildiğince büyük doğranmış, biberlerin acısı tam kıvamıında; çoban salata; biber salçası, ki gerçekten leziz, ekmeğe sürüp yenecek kıvamda ve yoğurt.....

Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın, Kapalı çarşının ve Ulu caminin hemen altında.... böyle olmaz derseniz alın size açık adres: Fevzi Çakmak Caddesi, Nane Sokak No: 4 Santral Garaj BURSA

Arka bahçesini şiddetle tavsiye ediyorum

Tuesday, October 03, 2006

ATATÜRK MÜZESİ

Yaklaşık 2 haftadır Bursa'da kalıyorum. Kaldığım otelin hemen yanıbaşındaki muhteşem konağın ne olduğu düşünerek yanından geçtiğim geçen cumartesi günü, üstünde yazan yazıyı görünce bir saniye bile düşünmeden daldım içeri. Atatürk Müzesiydi burası..

Bu konak Mustafa Kemal Atatürk'e aitmiş kendisi hayattayken, son kez bursaya geldiği (yanlış hatırlamıyorsam) 1933 tarihinde bu konağı ve Çelik Palas otelini Bursa Belediyesi'ne bağışlamış, zaman içerisinde de bu konak müze haline getirilmiş. İnanılmaz güzel ve keyifli bir yer. Aslında oldukça küçük 2 katlı girişte sağda büyük bir salon solda ise yemek odası, üst katta banyolar, yatak odası ve yaver için hazırlanmış bir oda. En üst kat ise depo olarak kullanılmış. Konak son derece sadece ama inanılmaz zevkli döşenmiş. Aslında Konak'tan da güzel olan bir şey var burada o da, konağın yer aldığı bahçe..