Sunday, September 10, 2006


PAMUK PRENSES

Evden çıktığımızda saat 4’tü, Ufuk’un piskopata yakın sürüşüyle saat dört buçukta Esanboğa’daydık. Uçak 10 dakika rötar yapmıştı zaten, akşam saat 6.30 gibi havaalanındaydım. Hemen taksiye atladım ve saat tam 7’de Ortaköy Feriyedeydim. Her ne kadar düğün saat 18:30 da başlasa da Pınar nikahın tam 19:30 da olacağını dolayısıyla o saati kesinlikle kaçırmamamı söylemişti. Tam zamanında ordaydım işte :)

Pamuk prenses derdim ona hep, simsiyah uzun dalgalı saçları vardı o zaman şimdi olduğu gibi, açık tenli ve elma yanaklıydı aynı pamuk prenses gibi.... Orta okulda tanıştık ilk, şimdi 6. sınıf diyorlar. O zamanlar onluk not sistemi bile vardı galiba :) En yakın arkadaşlarımdan biriydi, aslında 6-7 kişilik bir grubumuz vardı hep beraber dolaşan, biz de bu grubun üyeleriydik işte... Kader üniversitede de aynı okula ve aynı bölüme düşürdü bizi. Çoğu kez aynı proje grubunda çalıştık, çoğu kez ona yıktım tüm işleri onun sayesinde geçtik çoğu dersi kazasız belasız, beraber yeni türkü şarkıları söyledik şenliklerde, beraber içtik beraber sarhoş olduk, beraber güldük beraber ağladık....

Okuldan sonra yollarımız ayrılsa da ara vermedik hiç dostluğumuza, fırsat buldukça görüştük ayrı şehirlerde olsak da. İşte koştur koştur nefes nefese geldiğim onun düğünüydü galiba, kafam karışıktı biraz. Sonra tam söylediği saatte görüldü kapıda Emrah’la beraber. Mutlu olduğu belliydi, nikahları kıyıldı karı koca oldular......




Hem lise hem de üniversite arkadaşlarımı görme fırsatı buldum: Tarkana benzeyen Pınar,
Kanadalı Aylin, kardiolog Nihan... Bizim lise tayfası eğlenmeyi bilirdi de üniversite tayfası “BÜYÜK” adam olmanın verdiği ağırlıkla eğlenmemekte ısrarlıydı. Hepsini yavaş yavaş ısıtan şey düğün boyunca shot bardaklarında yapılan “sex on the beach” servisi oldu. Garson gençle tesis edilen iyi ilişkiler neticesinde eleman bardakları doldurduğu gibi bize geliyordu. En son 10. bardağımı içtiğimi hatırlıyorum. O sırada herkes hep bir ağızdan bağırıyordu: “Binlerce Dansöz vaaaaaaaaarrrrrrrrrrr” Yaşlar küçükte ama herkesin hayatından bir dansöz geçmişti galiba :) Saatime baktım tam olarak 22:30 du, bir an durdum ve düşündüm, saat 23:40 daki Kayseri uçağını kaçırırsam tam on saatlik otobüs yolculuğu yapmak zorunda olmak bir yana bir de mesaiyi kaçıracaktım, hemen Pınar’ın yanına gittim, annesi de oradaydı. Çok üzüldü kadıncağız düğünün şaklabanı gidiyordu :)

Taksiye bindiğimde saat 22:40’tı. Havaalanına geldim check inimi yaptım, otobüse bindim, otobüsten indim, uçağa bindim, kapılar kapandı ve uçak havalandı........

Ne geceydi ama işte uçaktaydım, kafam iyiydi. Hemen uyudum.

Umarım hep mutlu olursun Pamuk prenses

2 comments:

Selin said...

Pınar'ı pek iyi tanımıyorum ama çok duygulandım.. Her şey gönlünce olsun hepimizin:)

dodo said...

Selam selo :) pınarı görsen kesin hatırlarsın. hande ben atay gökhan falan takılırdık hep...

Darısı başına