Friday, February 22, 2008

Ayrılsak da beraberiz



Türkiye’de 80 sonrası başlayan, iyi olduğu tartışmaya açık hızlı değişimi ait olduğumuz kuşak nedeniyle derinden fark eden bir nesil olduk sanırım biz. Sadece siyah beyaz tek bir kanalla yayın yapıldığını gayet iyi hatırlıyorum mesela. Şimdiki çocuklar eminim böyle bir dönemin var olduğundan bile habersiz, dünya kurulduğundan beri playstationlar, en az 20 tanesi çizgi film kanalı olan 300 kanallı program dağıtıcılarının var olduğuna bile inanıyor olabilirler. Her ne kadar şimdi öyle olmasam da sanırım çocukluğumda bu hızlı değişimden ben de biraz etkilendim. Önce TRT-2 nin sonra neden bir isminin de Magix Box olduğunu anlamadığım Star 1’in ekranlara düşüşünü hatırlıyorum. Star 1 deki thunder cats çizgi filmini izleyebilmek için nasıl babamı kablo tv’ye abone yaptırdığım da sanki dünmüş gibi hatırımda. İşte o vakitlerde, tam bir TV çocuğu olmuştum bu yeni furyadan etkilenerek. Cumartesi günleri şimdilerde elimi sürmediğim Hürriyet gazetesini alır, gün boyu seyredilecek filmleri at yarışı çalışan bir kahvehane müdavimi edasıyla işaretlerdim program üzerine. Nedense gazete ekinin vermiş olduğu yıldızlara da bir o kadar itibar ederdim. Nadirdir 3 yıldızlı filmlere takılmışlığım mesela, yani alternatifinin Hülya Koçyiğit filmi falan olması gerekirdi...

O günlerde bir TV yorumcusu gibi ekran başından ayrılmayan ben, 30’lu yaşlara merdiven dayadığım bu günlerde etrafımdaki herkesin diline pelesenk ettiği Lost, Prison Break, Nip Tuck, Battle Star Gallactica (ki aslında eski versiyonu efsanedir), ve bunun gibi Amerikan dizilerinin hiç birinin bir bölümünü dahi seyretmedim. Benim içim Jack ismi sadece Daniels’ı çağrıştırıyor. Hayır hayır kesinlikle bu dizileri seyretmememin nedeni sadece bağımlı olmaya karşı geliştirdiğim savunma mekanizmam değil, mesela şu anda ekranlarda olan 10.000 tane türk dizisinden de devamlı olarak seyrettiğim bir tane bile yok. Sadece denk gelirsem Avrupa Yakasını seyrediyorum keyifle. Sanırım hem zamanım yok evde TV karşısında zaman geçirmeye, hem de beni sürükleyecek bişi yok. Ama zamanım olsa dahi yine de tercih etmezdim beyaz cama bağımlı olmayı galiba...

Efendim her zaman olduğu gibi girizgah biraz uzadı ve varmaya çalıştığımız noktadan epey bi açıldık. Bu yazıya başlamamın sebebi şu ki, geçen haftaların birinde; haftanın, içine denk gelen ve işten vaktinde çıkıp da eve 7 gibi varabildiğim herhangi bir günü, akşam yemeğini yerken açtığım TV de, üniversite döneminin son senelerini zevk ve keyif içerisinde geçirmemi sağlayan“Ayrılsak de Beraberiz” dizisinin Cine 5 kanalında ilk bölümünden itibaren tekrar yayınlanmaya başladığını gördüm. İnanın annesini kaybedip bulmuş çocuklar gibi sevindim. Senarist Birol Güven’e, Berna ve Teoman karakterlerini canlandıran Janset ve Hakan Yılmaz’a Feridun karakteri ile gönlümde taht kurmuş biraz da kardeşime benzettiğim Necati Yapıcı’ya Hurinur, Mehveş ve Mucittin ve her biri başlı başına büyük bir oyunculuk çıkarıp her biri dizinin esas oğlanı olan herkese buradan tekrar teşekkür etmek istedim. Dizinin TRT’de 2000 yılından başlamak üzere 300’ün üzerinde bölümü yayınlandı yanılmıyorsam. Saha sonra Janset’in diziden ayrılmasıyla kanal kanal dolaşan dizi her ne kadar eski tadını kaybetmiş olsa da, kesinlikle ülkemizde çekilmiş en iyi sit-com olduğunu söyleyebilirim. Öyle amerikan uyarlaması değil, yapımcı şirketin bir dönem dizinin başına damgasını vurduğu gibi “Made İn Turkey” %100 yerli. Eski günlerim aklımda geldi birden; ipini koparmış gibi sokaklarda sürtmediğim günlerde koşa koşa eve gelir akşam haberlerinden önce mutlaka seyrederdim. Umarım tüm bölümleri almıştır Cine-5....

3 comments:

Wuthering said...

bir de oyle ferhunde hanimlar vardi.. maalesef o dizi de trt'de baslamis ve cok uzun zaman basari ile devam etmis olsa da, sonradan ozel kanallardan birine gecmis ve eskisi gibi olamamistir.. tamer karadagli'yi gordugum ilk yerdir mesela..

ayni sey, en son babalar duyar'da da oldu..

trt'nin cok guzel dizileri vardi (orn: sasifelek cikmazi) ama ya sona erdi ya da ozel kanallar mahvetti..

cok guzel gunlerdi..

dodo said...

Şaşıfelek Çıkmazı, unutulmazdır benim için de. Fikret Kuşkan o dizideki roluyle taht kurmuştur kalbinde....
Çok buyuk oyuncu, "Mustafa Hakkında Herşey" de ayrı bir güzeldi mesela. Şimdilerde kopya bıçak sırtı ile bi yeniden canlandırma yapıyorlar kanımca

Wuthering said...

yaa evet mustafa hakkinda hersey cok guzel bir filmdir.. uzulerek turk filmlerini pek begenmedigimi ifade etmem gerekiyorsa da, o cok guzel bir filmdir..

sasifelek'te de muhtesemdir.. ben de cok severdim.. genel olarak oyunculari cok iyiydi :)

ayy ozledim yaa..