Tuesday, August 28, 2007

Volver*



Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, pireler berber iken, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, uzak mı uzak bir diyarda güzel mi güzel bir kız yaşarmış....

Evet efendim yedik “masal” gibi iznimizi bir çırpıda, oturduk yeniden klavyemizin başına. Bazen kafamda çakan küçük şimşekler çok eski kıyada köşede kalmış anıları canlandırıyor nedense ve nasıl oluyorsa? Mesela 3-5 yaşındayken oynadığım oyuncaklarım geliyor gözümün önüne, ya da izlediğim çizgi filmlerdeki kahramanlar canlanıyor bir anda (aman tanrım yoksa deliriyor muyum :) Neyse ne, kim bilir. Bugün de bilgisayarı açınca teyzemin (ki annemin teyzesi olur aslında kendisi, ancak annemin anneannesi, yani anneannemin annesi erken yaşta öldüğü için en küçük kızını ablasına emanet etmiş. Yaşı da çok fazla olmadığı için oldukça geniş bir kuzen grubu teyze der kendisine) biz küçükken anlattığı masallar geldi aklıma. Şimdi düşünüyorum kesinlikle TRT de masal falan anlatıyordu gizli gizli. Aman tanrım bu nasıl bir kabiliyet, ailenin çocukları etrafına toplanır saatlerce dinlerdik anlattığı masalları çıt çıkarmadan ve büyüsü bozulmasın diye anlamadığımız yerleri sormaya bile korkarak. Öyle kırmızı başlıklı kız, külkedisi masalları da değildi anlattığı. Cinler, periler, arap bacılar, prensler, prensesler, atlar, develer, zümrüdü anka kuşları, cüceler vesaire.... Anlatır anlatır, aralarda da eklemeler yapardı “atlarına bindikleri gibi koyuldular yola, atlarının başına nereye vurursa”. Neyse efendim konu çok dağıldı, neden bahsedecektim ben. Hah, tıp dünyasının üzerinde ciddi araştırma yapması gereken yeni bir hastalık

İDAOİEAYTS = İzin dönüşü adapte olamama, istifa etme arzusuyla yanıp tutuşma sendromu.

Şaka bir yana insan her şeye alıştığı gibi bu sendroma da alışıyor sanırım zamanla. Hatırlıyorum da 2005 yazındaki ilk iznimin dönüşü babamı arayıp “ xxxx böyle işi, ben dönüyorum” dedikten sonra direkten dönmüştü bu ceket alıp çıkma fantezisi. “Hay gayret diyerekten” sıktık dişimizi. Bulunduğum yeri Zile olması da etkiliydi sanırım bu buhranda.

Pazartesi sabahı işe dönmek için yola çıkmak üzere hazırlanırken müzik kanallarından birinde şu klibe denk geldim. Yahu böyle mi güzel gelir bir adama bu video, inanın yarısını denedim o hareketlerin. Hoppidi hoppidi zıpladım evin içinde. Gözlerimi kapayıp kendimi o klipte hayal edince kuş gibi hafif hissettim kendimi. Mutlu oldum neden bilmiyorum. O kadar özgür göründüler ki gözüme.

Sonra bavulumu hazırladım, arabaya yükledim. Takım elbiseler, ıvır zıvır, bilgisayar. Her şey tamam.

Tüh az kalsın unutuyordum bakın: Hayal gücümü de almışım yanıma. Yol yakınken dönüp bıraktım hemen. Hiç iyi gelmez şimdi İDAOİEAYT Sendromuna yakalanmış birine...
*çok sevdim bu filmi, kaç zamandır zorluyorum bir posta ismini vermek için

3 comments:

Herbert said...

anam avradı olsun bigün alıp çıkıcam o ceketi, bak buraya yazıyorum

Wuthering said...

iste tam da o zaman, insan sabahlari yuruyus yapmanin guzelligini, ozgurce nefes almanin dayanilmaz hafifligini hissediyor.. ancak bir sureligine.. sonra hayat derdi yine baskin geliyor.. ancak bu dert yine de mutsuz is ortaminin cekilmesini mutlak olarak gerekli kilmiyor..

neymis o zaman benim bunca zirvalamamin altinda yatan anlam;
"zengin es=az isli ve guzel yasam" :P

dodo said...

herbert, bu dediğini yapacağına olan inancım tamdır :)

wuthering, tavsiyeni dikkate alıp hemen çöpçatan sitelerine ilan vermeye başlıyorum.....